Bedirdeki Melekler Şimdi Nerde?
ALLAH HAKKA SIRF HAK OLDUĞU İÇİN YARDIM ETMEZ
Bir gün biriyle karsilikli konuştum. O sordu, ben cevap verdim:
- Biz Hakk yolda degil miyiz? Düşmanlarimiz da batil yolda degiller mi?
- Evet elbette.
- Rabbimiz, batila karsi Hakka, küfre karsi imana yardim edecegini vaad etmedi bize mi? Rabbimizin vaadi Hakk degil mi?
- Elbette. Ve Allah, asla vaadinden dönmez.
- O halde neden bekliyoruz? Neden batila savas acmiyoruz?
- Dinimiz bize, zaferin mutlaka göz önünde bulundurulmasi gerekli kurallarinin ve olusumu, bir araya gelmesi zorunlu sartlarinin oldugunu ögretmistir. Eger böyle olmasaydi, Peygamberimiz aleyhisselam Mekke döneminin baslarinda puta tapiciliga karsi askeri cihad ilan ederdi. Bunu mutlaka yapardi. Ayrica, her yanini putlarin cevreledigi Kabe’de namaz kilmayi kabul etmezdi.
- Önce sunu belirteyim: Allah, Hakka sirf Hakk oldugu icin yardim etmez. Sadik taraftarlari, Allah adi etrafinda birbiriyle kenetlenmis, kardes olmus mü’min erleri dolayisiyle yardim eder. Nitekim Rasülüne: “O Seni ve müminleri yardimiyla destekleyen kalblerini uzlastiran O’dur” Enfal suresi Ayet 62. buyurmustur.
BEDİR HENDEK VE HUNENY ŞAVAŞINDA İSLAM ASKERLERİNE YARDIM EDEN MELEKLER ŞİMDİ NEREDE?
- Hakki tutup ayaga kaldirmak batili yerin dibine batirmak icin Bedir’de, Hendek ve Huneyn’de yardim getiren melekler simdi nerede?
- Melekler hala var. Allah’in izniyle yardim ve zaferle inebilirler de. Ama durup dururken inmezler ki! Onlar, cihad eden, faaliyet gösteren mü’minlere iner. Kendilerine yardim edecek, zafere ulasmalarini saglayacak ilahi imdada ihtiyac duyan mü’minlere iner. Bedir’i anlatan ayetlerde bu konuyla ilgili olarak: “Hani Rabbin meleklere; ben sizinleyim, iman edenleri destekleyin” buyurulmustu. O halde, meleklerin inmesine layik olabilmeleri icin öncelikle “iman edenlerin” bulunmasi gerekiyor.
- Yani, mü’minler varsa zafer de var demektir, öyle mi?
- Öyle. Fakat o müminlerin davetlerini yaymak, mesajlarini duyurmak, cevrelerini genisletmek, muhaliflerinin karsisina güclü delillerle cikmak icin, onlarla ilgili fikirler edinmek icin cihad etmeleri gerekiyor. Bu sarttir. Ancak bu sekilde düsmanlarina karsi güclü olabilirler. Süphesiz, bir kisi yüz kisiye veya bin kisiye karsi duramaz, bu aklen de ser’an de kabul edilemez. Kur’anin beyanina göre bir mümin en cok on kafire karsi cikabilir. Iste, ilgili ayet: “…Sizden sabirli yirmi kisiniz, onlardan ikiyüz kisiyi yener. Sizin ikiyüz kisiniz, Küfredenlerden bin kisiyi yener. Cünkü, onlar anlamayan bir kavimdir” Enfal suresi Ayet 65. Tabii, bu güclü ve azimli olmalari halinde böyle. Ancak, zayif ve isi gevsek tutmalari halinde ise, Allah c.c söyle buyurur: “Simdi Allah yükünüzü hafifletti, cünkü, icinizde zaaf bulundugunu biliyordu. Sizin sabirli yüz kisiniz onlardan ikiyüz kisiyi yener. Sizin bin kisiniz, Allah’in izniyle ikibin kisiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir” Enfal suresi Ayet 66.
- Ama Hakk düsmanlari buna imkan tanimiyor ki! Hakk erlerinin düsüncelerini yaymasina, yükümlülüklerini yerine getirmesine firsat vermiyor. Daha acik bir deyisle yollarina diken ekiyor, ellerindeki kandilleri söndürüyor ve nihayet ayaklarinin altina mayin dösüyorlar.
- Mesele, zafere hak kazanma meselesi, degil mi? Öyleyse bunun kacinilmaz sartlari vardir. Bu, bilinmeli. Nasil mi? Eziyete, yolun uzunluguna sabretmek, düsmanla karsilasma zorunluklarina katlanmak gerekir. Peygamber aleyhisselam’in amcasi oglu Abdullah bin Abbas,a söyledigi gibi: “Bil ki, zafer sabirla beraberdir” O nedenle Allah, Mekki sürelerin cogunun sonunda Resülüne sabri tavsiye eder. Sözgelimi Yunus süresinin son ayetinde söyle buyurur: “Sana vahyedilene uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O, en hayirli hükmedendir” Nahl süresinin son ayeti de söyle: “Sabret, senin sabrin ancak Allah’in yardimiyladir. Onlara üzülme, kurduklari tuzaklar yüzünden de kaygiya düsme. Süphesiz. Allah, sakinanlar ve iyilik edenlerle beraberdir” Rum süresinin son ayeti:
- Ya, sabir cok uzarsa? Bu arada biz de Islam icin bir sey yapamazsak,
Islam’in gücünü, sesini duyuramazsak ?
- Bir cahile birseyler ögretemez misin ? Bir sapik senin yolgöstermenle hidayete eremez mi? Bir asi tevbe edemez mi? Ve daha böyle pek cok sey olamaz mi?
- Elbette olabilir!
- O halde, bunlar basli basina birer büyük kazanctir. Fevkalade firsattir. Cahiliye batakligindaki birini alip Islam’in aydinlik yoluna cekmen bizi büyük hedeflerimize yaklastiracaktir. Dahasi, bu olayin bizzat kendisi gerceklesen bir hedeftir. Sahih hadiste: “Süphesiz senin vasitanla bir adama Allah’in hidayet etmesi, senin icin kirmizi develerden daha hayirlidir“ buyrulmustur. Hem sonra, bize düsen ve bizden sorulacak olan sey, cagirmamizdir, yetistirmemizdir, calismamizdir. Zaferi gerceklestirmek bize düsmez. Biz tohumu sacmakla yükümlüyüz, Meyveyi verecek olan Allah’tir. O’ndan sadece meyve vermesini umariz. Allah, bizden: “Neden zafere ulasmadiniz? Diye sormayacaktir. Neden calismadiniz? Diye soracaktir“ “De ki: Calisiniz. Süphesiz Allah, Rasülü ve mü’minler calismanizi görecektir. Ve süphesiz, görülen ve görülmeyen alemi bilene döndürüleceksiniz, O size, yaptiklarinizi haber verecektir“ Tevbe suresi Ayet 105. vesselam.
Yorumlar -
Yorum Yaz